Ana içeriğe atla

DENTAL FOTOĞRAFÇILIĞA GİRİŞ


       

DENTAL FOTOĞRAFÇILIĞA GİRİŞ



            •Fotoğraf ilk olarak 19.yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır. Diğer sanat dallarının oldukça uzun geçmişlerinin yanında emekleme dönemini hızlıca aşmış ve gelişen teknolojiye ayak uydurarak günümüzdeki yerine kavuşmuştur.

            •Mağara duvarı veya kaya resimlerinden de anlaşıldığı gibi tarih boyunca insan doğayı ve çevresini devamlı olarak gözlemlemiş, gözlemlerini basit çizimlerle kaydetmiştir.





            •Fotoğraf makinesi, insanoğlunun çevresini izlemek amacıyla geliştirdiği araçlar ve sistemlerin bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.
            •İcat edildiğinden bu yana çok hızlı gelişmiş ve ayrıntıları olduğu gibi saptaması sayesinde bilim ve teknolojinin vazgeçilmez araçları arasına girmiştir.










            •Bilim ve fotoğraf ilişkisi araştırıldığında; fotoğrafın gerçeği saptaması ve işlevselliği ön plana çıkmaktadır.
            •Optik alandaki teknolojik gelişmeler fotoğraf ve tıp ilişkisinin güçlenmesine neden olmuştur.
            •Mikroskop gerçeği arayıp bulmuş, fotoğraf makinesi ise gerçeği sabitlemiştir.
            •1845 de ilk ‘photomicrographlar (fotoğraf makinesi ile mikroskopun birleştirilmiş hali) yayınlanmıştır.
            •1846 da ilk medikal fotoğraf örneği, Amerikalı diş hekimi William Thomas tarafından çekilen, anestezik madde olarak eter’in kullanıldığı ameliyat fotoğrafıydı.








Medikal Fotoğrafik Kayıt;

             •Leonarda da Vinci kas,damar,sinir ve iskelet sistemine ait yüzlerce illüstrasyon hazırlamıştır ve daha birçok ressamın çalışmaları tıbbi çalışmalarda kullanılmıştır.
             •Tıbbi litaratürdeki hastalık ve olgu tanımlamalarında önceleri yazıyı destekleyen resim ve illüstrasyonlar daha sonra fotoğraflarla yer değiştirmişlerdir.





               •Fotoğraf, tıp alanına girerken oldukça zorlanmıştır. Fotoğraf makinelerinin büyük ve hantal olmaları, hasta yatağına ve ameliyat masasına yaklaşmayı olanaksız hale getiriyordu. Film kasetlerinin ayarlanması, güçlü ışık sistemleri, karanlık oda işlemleri zorlu ve uzun bir sürece dayanıyordu.
               •Çekimler için klinikte gerekli ortamın sağlanmasının zorlukları, klinik ve muayenehanelerde fotoğraf çekimini neredeyse imkansız hale getiriyordu.

               Ancak ilerleyen yıllarda, küçük formatlı fotoğraf makinelerinin ortaya çıkmasıyla klinik ve            muayenehanelerde de fotoğraf makinesi kullanılmaya başlandı.
             •Küçük formatlı makinelerde en önemli rolü ‘Leica’ markası üstlendi.
             •Leica yaptığı yeniliklerle ‘küçük film,büyük fotoğraf’ kavramını ortaya atmış oldu.
             •Ayrıca ilk olarak değişebilen lens yeniliğini de 1930 yılında IC modeliyle çıkardı.







            •Lenslerin değişebilmesiyle fotoğrafik problemlerin çözümünde uzun zaman harcanmasına gerek kalmamıştı.

            •Fotoğraf çekmek için kaybedilen zaman neredeye hastanın tansiyonunu ölçmekle eşit hale geldi.

            •Diş hekimliğinde fotoğrafın başka bir zorluğu vardı. Oral kavite yeterince aydınlatılamadığı için amaca hizmet etmeyen yetersiz fotoğraflar elde ediliyordu.
             Makine ve objektifler yeterli olduğu halde aydınlatma elemanları yetersizdi.

           •Bu problemi çözmek için 1952 yılında Lester Dine ilk ‘Ring Flash’ ı geliştirdi.

           •‘Ring Flash’ oral kavitenin tüm aydınlatma sorunlarını çözdü.








            •Kısacası modern tıbbın, eğitim ve araştırma konularında en önemli yardımcılarından biri fotoğraf makinesidir, ancak tek başına hiçbir anlam ifade etmez. Onu etkili ve bilinçli bir şekilde kullanacak fotoğrafçı olmazsa sadece bir araç olarak kalması kaçınılmazdır.


           •Medikal fotoğrafta temel amaç; belgelendirerek kayıt altına almaktır.

           •Biraz daha detaylandırırsak;

   §Tedaviyi planlamak

   §Tedavi öncesini kayıt altına almak

   §Tedavinin takibi ve değerlendirilmesi

   §Hastayı bilgilendirmek

   §Bilgi ve deneyimleri paylaşmak ve sunmak amaçlarıyla kullanılmaktadır.


           •Yapılan çalışmaların daha anlaşılır ve sürekli olması için görsel kayıtlara ve görsel kayıtların arşivine ihtiyacımız vardır.

           •Tedavi aşamalarının belgelendirilmesi, tedavinin yönlendirilmesinde de önemli rol oynar. Görsel kayıtların tarihlenip sunulmasında fotoğraflar yayının ve araştırmanın en değerli ve önemli kanıtları olurlar.

NEDEN DENTAL FOTOĞRAF
           •Genel olarak fotoğrafçılar amatör veya profesyonel olarak ayrılırlar. Profesyonel fotoğrafçılar hayatlarını fotoğraf çekerek kazanırlar amatör fotoğrafçılarda ise böyle bir kaygı yoktur. Tek ayrım budur.

           •Her iki grupta da farklı çekim teknikleri ve ekipmanlar kullanılarak olaya sanatsal yaklaşımlar getirilebilir.

           Fotoğrafın bazı mesleki alanlarda yaygın olarak kullanılması ‘fonksiyonel fotoğrafçı’ tanımının ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
          •Fonksiyonel fotoğrafçılar hayatlarını fotoğraf çekerek kazanmazlar ancak fotoğraf, mesleklerinin çok önemli hatta vazgeçilmez bir parçasıdır.
          •Bu anlamda diş hekimi fonksiyonel fotoğrafçı olmak zorundadır veya dental asistanı fonksiyonel fotoğrafçı özelliğine sahip olmalıdır.

           Günümüzde dental fotoğraf teşhis ve tedavi planlamasının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.






Popüler Yayınlar

MORFOLOJİK KAVRAMLAR VE TANIMLARI

                                  MORFOLOJİK KAVRAMLAR VE TANIMLARI Dişlere ait;   • Yüzeyler   • Kenarlar   • Köşeler DİŞLERE AİT YÜZEYLER   • Vestibul yüzey   • Labial yüzey   • Bukkal yüzeyler   • Lingual yüzeyler   • Palatinal yüzeyler   • Aproksimal yüzeyler   • Okluzal yüzey   • İnsizal yüz (kesici kenar) VESTİBÜLER YÜZEY Alt ve üst çene dişlerinin vestibülüm oris‘e (dudağa ya da yanağa) bakan yüzleridir. OKLUZAL YÜZEY  Arka grup dişlerin çiğneyici yüzeyidir. LABİAL YÜZEY Alt-üst çene ön dişlerin dudağa bakan yüzeyleridir BUKKAL YÜZEY Alt-üst çene arka grup dişlerin yanağa bakan yüzüdür LİNGUAL YÜZEY  Alt ve üst çenedeki tüm dişlerin dile bakan yüzleridir   PALATİNAL YÜZEY   Üst çene dişlerinin damağa bakan yüzleridir İNSİZAL YÜZEY  (KESİCİ KENAR) Ön dişlerin labial ve lingual yüzeylerinin birleşmesi

DİŞ MORFOLOJİSİNE GİRİŞ

                                        DİŞ MORFOLOJİSİNE GİRİŞ                                                                                               Ağız boşluğu                                      Üst Çene: Maksilla Alt Çene: Mandibula Çene eklemi :Temporamandibular Eklem DİŞİN YAPISI Diş 3 kısımdan oluşur • Kron kısmı (corona dentis) • Kole yani boyun bölgesi (collum dentis) • Kök kısmı (radix dentis) DİŞİN DOKULARI SERT DOKULAR    • Mine    • Sement    • Dentin Dokusu YUMUŞAK DOKULAR    • Pulpa Dokusu  MİNE; • Kronu kaplayan dış tabaka • Sert ve parlak yüzeylidir (vücuttaki en sert doku)  • Beyaz renktedir  • Çubuk biçiminde kristallerden oluşur (mine prizmaları)  • Sinir hücresi ya da uzantısı yoktur  • Mine tabakası kendisini  yenilemez  DENTİN; • Dişin ana kuvvetini oluşturan tabaka • Kronda mine ve kökte sement ile örtülü sert ve kemiksi dokudur • Dişin %75’i

YÜZEYDEKİ OLUŞUMLARIN MORFOLOJİLERİ

YÜZEYDEKİ OLUŞUMLARIN MORFOLOJİLERİ • Çıkıntı tarzındaki oluşumlar (yükselti) • Çöküntü tarzındaki oluşumlar (girinti) YÜKSELTİLER • Tüberkül • Sırt       ✓Kenar Sırtlar (marginal sırt)         ✓Üçgensel Sırtlar (triangular sırt)                oTransvers Sırt                oOblik Sırt • Singulum • Okluzal tabla • Lob TÜBERKÜL     Dişlerin kron kısmının üzerinde oluşan, yüzeyi küçülterek çiğneme kuvvetlerinin etkinliğini artıran tümsek şeklindeki oluşumlardır. SIRT (RİDGE)    Bir dişin kronunun çeşitli yüzeylerinde yer alan mezio-distal yönde ve vestibülo-lingual yönde dışbükey formda şekillenmiş olan doğrusal çıkıntılı alanlardır. Kenar sırtları (marjinal sırtlar) • Mesial kenar sırtı • Distal kenar sırtı Tüberkülleri Şekillendiren Sırtlar • Bukkal Sırt • Lingual (Palatinal) Sırt • Üçgensel (Triangular) Sırt • Üçgensel sırt (Triangular ridge) Küçük ve büyük a

KANAMALARDA İLKYARDIM

KANAMALARDA İLKYARDIM KANAMA NEDİR?     Çeşitli nedenlerle, damar bütünlüğünün bozulması sonucu kanın damar dışına, vücudun içine veya dışına doğru akmasına hemoraji (kanama) denir.  Kanamanın ciddiyeti aşağıdaki durumlara bağlıdır; Ø Kanamanın hızına, Ø Vücutta kanın aktığı bölgeye, Ø Kanama miktarına, Ø Kişinin fiziksel durumu ve yaşına. KANAMA ÇEŞİTLERİ    Vücutta kanın aktığı bölgeye göre 3 çeşit kanama vardır: 1. D ış kanamalar: Kanama yaradan vücut dışına doğru olur. 2.İç kanamalar: Kanama vücut içine olduğu için gözle görülemez. 3.Doğal deliklerden olan kanamalar: Kulak, burun, ağız, anüs,   üreme organlarından  olan kanamalardır. DAMAR TİPİNE GÖRE KANAMALAR Ø Atardamar kanamaları: Kanın atardamarlardan çıkarak, kalp atımları ile uyumlu, açık  renkte ve fışkırır tarzda akmasıdır. Ø Toplardamar kanamaları:  Kanın toplardamarlardan çıkarak, koyu kırmızı renk de ve  sürekli akmasıdır. Ø Kılcal damar: Kanın kılcal damarlardan çıkarak

YARALANMALARDA İLKYARDIM

Yara nedir?    Bir travma sonucu deri ya da mukozanın bütünlüğünün bozulmasıdır.   Aynı zamanda kan damarları, adale ve sinir gibi yapılar etkilenebilir. Derinin koruma özelliği bozulacağından enfeksiyon riski artar. Yara çeşitleri; 1. Kesik yaralar 2. Ezikli yaralar 3. Delici yaralar 4. Parçalı yaralar 5. Kirli (enfekte) yaralar Yara Çeşitleri Kesik yaralar: Bıçak, çakı, cam gibi kesici aletlerle oluşur. Genellikle basit yaralardır. Derinlikleri kolay belirlenir. Ezikli Yaralar; Taş yumruk ya da sopa gibi etkenlerin şiddetli olarak çarpması ile oluşan yaralardır. Yara kenarları eziktir. Çok fazla kanama olmaz, ancak doku zedelenmesi ve hassasiyet var. Delici yaralar: Uzun ve sivri aletlerle oluşan yaralardır. Yüzey üzerinde derinlik hakimdir. Aldatıcı olabilir tetanos tehlikesi vardır. Parçalı yaralar: Dokular üzerinde bir çekme etkisi ile meydana gelir. Doku ile ilgili tüm organ, saçlı deride zarar görebilir .